8 Haziran 2015 Pazartesi

        DIE BRUCKE ( Köprü )

      Almanya'da kurulan ve Erich Heckel , Karl Schmidt-Rottluff,Ernst Ludwig Kirchner,Fritz 
Breyl dörtlüsünden oluşan grup 20. yüzyılın ilk manifestolu Dışavurumcu akımı olan Die Brücke 'yi kurmuştur. Grubun adı Nietzshe'nin "Hedef değil, köprü olmak gerek. " sözünden  hareketen konulmuştur ve bir anlamda eski sanat ise yeni sanat arasında köprü olmak çabasındadır.

      
        Die Brücke dönemlerinin resim sanatını altüst etmek istiyordu.Bunun için de "Bütün devrim ve kaynaşma etkenleri"ni (Schmidt Rottluf ) cezbetmeyi ve kendilerini yaratıcılığa zorlayan içgüdüyü doğrudan ve otantik olarak aniden canlandıran " (Kirchner) herkesi bir araya getirmeyi amaçlıyorlardı. "Dışarının izlenimi yerine ,içerinin dışavurumu"na yönelmişlerdir.Ayrıca dönemin önde gelen düşünürlerden Nietzche, " Yaratıcı olmak isteyen, önce her şeyi yıkmakla işe başlamalı,eski değerleri yerle bir etmelidir." gibi  düşünceleriyle , özellikle Alman Dışavurumcuları üzerinde yoğun bir etki bırakmıştır.
        

         Die Brücke (Köprü) ressam topluluğu sık sık atölyede toplanırken,hatta yaşarken çevreden, günlük yaşamdan ya da doğadan seçtiği konuları içsel durumlarla resmetmiş ve sanatçıların iç dünyasında birikenlerin " dışavurumunu " resme yansıtmıştır. Sanatçıların "kendine özgü" yaklaşımlarına rağmen "biçim bozmacı" bir tavır taşımaları; rengin özellikle simgesel ,duygusal ve dekoratif etkilerinden yararlanmaları; boyanın yoğun  dokusallığıyla rengi natüralist bağlamda özgürleştirmeleri; abartılı bir perspektif ve desen anlayışını  benimsemişlerdir. Sanat nesnesinin gerçekleştirilme sürecine ve dolayısıyla sanatçının ruh haline dikkat çeken bu özellikler, konudan önce ifadenin algılanmasına neden olur. Sanatçı ile izleyici arasında bir tür ruhsal etkileşimin doğması söz konusudur. Umutsuzluğun hakim olduğu , dramatik yoğunluğun hissedildiği,canlı ve karşıt renklerle izleyiciye hüznü ,kırgınlığı ve belki de kızgınlığı aktarır.

        "Dışavurumcu sanatçı, izlenimci sanatçının tersine, alışılmış gerçekliğin celladı olacak, insan psikolojisinin bağladığı kabuğu kıracak, kısıtlanmış enerjilerin kayıtsızca dışa vurulmasını sağlayacak peygamber vari bir hayalci olarak görüyordu kendini." 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder